Sedat Peker’in iddiası doğrulandı! Mine Tozlu Sineren’den şok açıklama: Ya parayı ya şirketi koyacaksın
Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker zaman zaman yaptığı açıklamalarla gündeme geliyordu. Bugün de yaptığı son açıklamada Mine Tozlu Sineren’in adı geçmesi herkesin ilgisini çekti.
Marka Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mine Tozlu Sineren bugün Sedat Peker’in odağındaki isim oldu. Sedat Peket’in hakkında söylediği iddialara Halk TV ekranlarında cevap veren Sineren, rüşvet ağını anlattı. Sedat Peker tarafından yöneltilen iddiaları yalanlamayarak açıklama yapan Sineren SPK’nın kendisinden rüşvet istediğini de belirtti.
Mine Tozlu Sineren: Rüşvet teklifinde bulundular
Sedat Peker tarafından ortaya atılan iddialar Mine Tozlu Sineren tarafından yalanlanmadı. Özellikle şirketin başına geldiği günden beri SPK ile arasında olan muhabbetlere de değinen Sineren’in sözleri dikkat çekmeye yetti. Benim bu işe girmemi sağlayan SPK’ydı diyen Sineren, Sedat Peker’in yazdığı şeylerde doğru olmayan şeyler elbette var. Zehra Taşkesenlioğlu vasıtasıyla rüşvet teklif edildiğini ben olayın olduğu anda CİMER’e ilettim dedi.
Sineren tarafından yapılan açıklamada:
“Böyle bir gündemle burada olmak çok iç açıcı bir şey değil. Ben 2016 yılından beri borsayla ilgilenmeye başladığımda bu sıkıntıları yaşamaya başladım. Bunu her seferinde her yere bildirdim. Hiçbirisinden cevap alamadım. Burada gördüğünüz bütün isimlerle ilgili birtakım olaylar oldu. Bugün Türkiye’de kaç tane borsa patronu varsa bunu yaşıyorlar ve yaşamak zorundalar. Bugün ben bu yayına Mine Tozlu Sineren olarak değil Marka Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı olarak bağlanıyorum. Küçük yatırımcıların uğradığı mağduriyetleri anlatmak istediğim konu. Sermaye piyasaları bu ülkenin ekonomiyle ilgili en önemli kısmı. Bizim paraya ihtiyacımız var. Bizim yurt dışından parayı alabilmemiz şirketlerimizin güçlü olması gerekiyor. Yurt dışından gelecek yatırımcıların da Türkiye’deki şirketlere güvenmesi gerekiyor. Sürekli küçük yatırımcı mağduriyetleriyle karşılaşıyoruz.
2016 yılında bu şirketin yönetimini aldığımda bu şirket gözaltı pazarındaydı. Şirketin tahtasının kapanması bu şirkete yatırım yapan yatırımcıların da para alamaması demek. Yapmak istediğim şey; küçük yatırımcıların mağduriyetlerini gidermek. Ben gözaltı pazarındaki bir şirketi alıp ana pazara çıkarmanın doğru olacağı düşüncesiyle bu şirketi satın aldım. Eski yönetimin bana destek olmaması ve darbe girişimiyle beraber kasım ayına kadar işlem yapamadık.
Şirketin sermayesini 10 milyondan 21 milyona çıkardım karşılığında da hisse senedi aldım. Ben 11 milyon lotu alınca benim kapıma benle irtibata geçip ‘bize komisyon verin’ diyen kişiler gelmeye başladı. Buradaki şahıslar patronun satacağı hisselerden para kazanan şahıslar. Rüşvet de burada dönüyor.
Salih Orakçı ile ortaklık kurduk!
Benden önceki yönetim hisselerini satmış, halka açık olma oranı yüzde 99. Halka açılmış, sermayesi bitmiş şirketi yönetmek başka bir şey. Borsada olup mevzuatı bilmekle borsada bir şirket yönetmek aynı şey değil. Ben mevzuatı yazan kişilerden borsayı daha iyi biliyorum.
Ben 13 milyon sermayeyi içeriye soktum ve 2 tane iştirak firması satın aldım. Bütün İtalyan markalarını bir araya toplayarak mağazalar açtım. Benim bu işi açmamı sağlayan Sermaye Piyasası Kurulu'ydu. SPK onay verdi ve hisse senetlerim tahsis edildi ve 10 ay sonra kapılar açılmaya başladı. Borsayla ilgili bir medya grubu var. Bunlar patronun hisselerini yükseltmek için çeşitli haberler yapıldı. Şirketi ve patronu övüyorlar ve çeşitli hikayeler üretiyorlar. Borsada kimse şirketin kapısını çalıp bilgi almaz. Şirketlere hayal dünyasıyla, tüyolar üzerine yatırım yapılır.
Bana 'hisse senetlerini satalım, biz bundan yüzde 30 alırız' dediler. Ben sistemi bilmediğim için konuyu anlamaya çalıştım. Ben bunu yaptığımda küçük yatırımcılar zarar edecekti. Borsada bir kazanan varsa bir de kaybeden olacaktı. Küçük yatırımcımız günlük kazanç peşinde. Borsada patronlar ikiye ayrılır. Rahmaniler ve şeytaniler... Eğer rahmani bir patron olursanız şirketinizi düşünürsünüz, şeytani iseniz elinizdeki hisse senetlerini nereye satacağınızı düşünürsünüz. Ben ise borsada olmayacağım, şirketimi korumayı tercih ettim. Şirketin borçları vardı ve sürekli yatırım yapmam gerekiyordu. Hisse senetlerini paraya çevirip şirketime sermaye yapmam gerekiyordu. Hemen şirketin alacıklılarını topladım ve borcundan ve alacağından sorumluyum dedim. Onlara hisse vermeyi önerdim. Kabul edenlerle şirketin borçlarını kapattım. Değerinin altında satarak şirketin borcunu ödedim. Elimde hisse kalmadı ama yatırımlarıma devam ediyorum. Elimizdeki markaları kullanarak Türk markalarını bir araya getirmeye başladım. Ana pazarı çıktım. Amaç hayata geçirmek istediğim projeleri markalaştırmak istedim.
Sonrasında ilk sermaye arttırımında sonra yatırımlara devam edebilmek için elimdeki fon grubuyla yeni proje yapmak istedim. SPK'da Vahdettin bey baştaydı ve işi bilen birisiydi. Ben gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yapmak istediğimi söyledim. Şu anda gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yaparsak küçük yatırımcıların mağduriyetlerini giderebiliriz dedim. 'Batık şirketlere yatırım yapın diyorlar' ama biz eski yönetimlerin sorunlarını da üzerimize alıyoruz. Burada hukuki bir koruma altında değiliz bu konuda. 3. kişiler koruma altında oluyor. Şirket almak o kadar kolay bir şey değil. Ben şirketi kurdum ve SPK'ya başvuru yaptım. Bu arada Ali Fuat Taşkesenlioğlu başa geldi. Ben dosyamı içeri vermiştim. Ben yapılması gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Asla bir lobiciliğe girmiyorum. Benim sermaye arttırımım 'fiktif' gerekçesiyle reddediliyor. Yani aynı parayı uyutuyorsun demek. Bu bir kuzudan 3 post çıkarmak gibi... Bana diyorlar ki ya parayı koyacaksın ya da kendi şirketini satın alacaksın. İkisi aynı anda olamaz. Ben de diyorum ki kendi projemi şirketlendiriyorum ve bu projemi Marka Yatırım Holding'e satıyorum. Benim bu parayı bir emanetçiye verip mi şirketin kasasına sokmam gerekiyor. Ben projeyi hayata geçirmek istiyorum diyorum. Bana tek bir soru gelmeden sermaye arttırımımıza red cevabı geldi.
Daha sonra Salih Orakçı ile ortaklık kurduk. Onunla bürokrasiyi iyi bildiği için ortaklık kurduk. Ben lobi kısmını becerebilen bir insan olmadığım için Salih Orakçı ile ortaklık yaptık. Sermaye arttırımına red gelince yollarımızı ayırdık.