Otomotivde ÖTV, çip krizi ve istihdama neden oluyor
Pandemi sebebiyle 2020’de büyük kayıp yaşamakta olan otomotiv sektörü, 2021’e de çip krizi ve üretim aksamalarıyla başladı. Sektörde hızlı dijitalleşmenin etkisi ile oyun bir kez daha kurulurken, değişime uygun planlar hâlâ yetersiz.
KPMG Türkiye’nin hazırlamış olduğu Sektörel Bakış serisinin Otomotiv raporu yayımlandı. Rapor, otomotiv sektöründeki paradigma değişimine yönelik değerlendirmenin beraberinde sektörün sürdürülebilir büyümesini ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sunmasını sağlamak amacıyla ihtiyaç duyulan politika önerilerini sunuyor. Umutla başladığı 2020’yi salgın sebebiyle büyük kayıpla kapatan sektörü çip krizi ve halen devam etmekte olan üretimdeki aksamalar zorluyor. Dijitalleşmenin hızı da yakın gelecekte çok daha değişik bir otomotiv sektörü göreceğimizi söylüyor.
ÖTV düzenlemesi satışları artıracak
Hakan Ölekli şu konulara dikkat çekti:
Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile binek otomobil alım-satım işlemlerinde geçerli olacak ÖTV matrah limitleri değiştirildi. Buna göre, 1600 cm3 silindir hacmine kadar, yüzde 45 ÖTV dilimindeki matrah limiti 85 bin liradan 92 bin TL'ye çıkarıldı.
Matrah limiti 85 bin lirayı aşıp 130 bin lirayı geçmeyen ve yüzde 50'lik ÖTV limitinde yer alan motorlu araçların yeni matrah limiti ise 92 bin – 150 bin TL arasına yükseltildi. Motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçen, 2000 cm3'ü geçmeyen binek otomobillerde ise vergi matrahı 85 bin – 135 bin TL aralığından 114 bin – 170 bin TL aralığına yükseltildi. Söz konusu araçlarda uygulanmakta olan yüzde 45, yüzde 50 ve yüzde 80'lik ÖTV dilimleri korundu. Kur artışı ve faizler sebebi ile otomobil satışlarının etkilendiği bu dönemde yapılan düzenleme satışlara bir hayli olumlu yansıyacak.
Hibrit araçlarda ise 85 bin – 135 bin TL arasında olan ÖTV matrahı, 114 bin – 170 bin TL’ye yükseltildi. Bu düzenlemenin de satışlara olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. Benzer düzenlemenin elektrikli araçlar için de yapılmasının yerel anlamda sektöre çok büyük bir katkı sağlayacağını da söylememiz gerekmektedir. Tüketicinin elektrikli mobiliteye teşvik edilmesi içerisinde bulunduğumuz süreçte büyük önem teşkil ediyor.
İklim değişikliği konusundaki endişeler, hızlı nüfus artışı ve kentleşme sebebiyle, geleceğin nüfus merkezlerini ve ekonomik faaliyetlerini desteklemek için yeni mobilite biçimleri kritik önem taşıyor. Mobilite ekosistemi geliştikçe, global değerinin 2030 senesine kadar 1 trilyon doların üzerine çıkacağı tahmin ediliyor.
Teknoloji kaynakları ve veriler ile değer yaratma olgusu geçen her gün artıyor. Pek çok organizasyon iş süreçlerini yürütürken paydaşları ile yoğun bir veri transferi gerçekleştiriyor. Bu nedenle de paylaşılan verinin güvenliği ve üçüncü taraf risklerinin önemi daha kritik hale geliyor.