Erdoğan: Enflasyonu yeniden tek haneye düşürmekte kararlıyız
Erdoğan: Son dönemde bir miktar artış gösteren enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında enflasyonu ve faizi tek haneli seviyelere indirmede kararlı olduklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,: “Bu ülkede tenceresini kaynatmakta zorlanan her vatandaşımızın derdine, 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da yine biz derman bulacağız. Bu ülkede iş bulmakta zorluk çektiği için geleceğine tereddütle bakan her gencimizin, her vatandaşımızın sıkıntısına, 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da biz çözüm bulacağız. Bu ülkede salgın şartları sebebiyle ekmek teknesini çevirmekte zorlanan her esnafımızın, sanatkarımızın, KOBİ’mizin önünü, 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da biz açacağız. Bu ülkede tek bir insanımızın bile kendini sahipsiz hissetmemesi için tarihimizin en kapsamlı ve en etkin sosyal destek mekanizmalarını 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da biz işleteceğiz. Üstelik biz bunları sadece vaat olarak değil, sadece taahhüt olarak, sadece afaki sözler olarak ifade etmiyoruz.
Söylediğimiz her sözün arkasında 19 yıllık bir müktesebat var. Türkiye’yi bugüne kadar demokraside ve kalkınmada, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 katı, 10 katı hizmetlere nasıl kavuşturduysak, bundan sonra da çok daha fazlasını gerçekleştirecek azme ve hazırlığa sahip tek parti biziz.”
Yalanın en etkili panzehirinin hakikat, iftiranın en etkili panzehirinin ise hukuk olduğunu kaydeden Erdoğan, makroekonomiden başlayarak AK Parti’nin son 19 yıldaki hizmetlerini aktardı. Erdoğan, “Türkiye ekonomisi 2002 yılı öncesi dönemde yüksek kamu açığı, yüksek enflasyon, zayıf bankacılık sektörü, kırılgan sanayi altyapısı ve yenilikçi faaliyetlerden mahrum bir reel sektöre sahipti. Ülkemize hakim olan bu dinamikler, siyasi dalgalanmalarla birleşerek, istikrarsız ve sağlıksız ekonomik bir yapıyı besleyip büyütüyordu.
Türkiye’nin asırlık kalkınma gayretleri, işte bu sebeple derin yaralar alıyor, bir türlü istediğimiz atılımları gösteremiyorduk. Bugün geldiğimiz noktadaysa, en kısa sürede çözmekte kararlı olduğumuz kimi sıkıntılarımıza rağmen karşımızda bambaşka bir resim vardır. Her şeyden önce Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır. Küresel çapta meydana gelen krizleri dahi, daha az hasarla ve daha kısa sürede atlatma kabiliyetine kavuşmuştur.
Güçlü sanayi altyapımız ve yenilik yapma kabiliyetimizle pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık, gelişmiş ülkelerle rekabete başladık. Göreve geldiğimizde Türkiye ekonomisi, satın alma gücü paritesine göre dünyada 18’inci sıradayken, artık 13’üncü sırada bulunuyor. Milli gelirimizi, döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara rağmen 238 milyar dolardan 3 katlık bir artışla 717 milyar dolara yükselttik. Sağlanan ekonomik istikrar ve iyileşen yatırım ortamı sayesinde, özel sektör sabit sermaye yatırımlarının milli gelirimize oranı yüzde 14,8’den yüzde 22,6’ya yükseldi. Tüketici enflasyonunu, 2002 yılındaki yüzde 29,7 seviyesinden yüzde 6,2’e geriletmiştik” açıklamasını yaptı.
Son dönemde bir miktar artış gösteren enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlı olduklarına dikkat çeken Erdoğan, şunları dedi:
“Disiplinli maliye politikalarından taviz vermeyerek, bütçenin kalitesini önemli ölçüde iyileştirdik. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını 2002’deki yüzde 11,1 seviyesinden 2020 yılında hem de salgına rağmen yüzde 3,4’e gerilettik. Bu oran, dünya genelinde geçen sene yüzde 11,8 olarak gerçekleşti. Aynı şekilde 2002’de bütçemizden faiz ödemelerine ayrılan pay yüzde 43,2 iken, bu oranı da geçen sene yüzde 11,1’e düşürdük. Bir başka ifadeyle, 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 87 lirası faize giderken, 2020 yılında bu rakam 16 liraya indi. İnşallah faizleri de tek haneli rakamlara indirerek, bu rakamı çok daha azaltacağız. Bütçede sağladığımız mali disiplin, borçlanma rakamlarına da yansıdı.
Avrupa Birliği tanımlı brüt genel yönetim borç stokumuzun milli gelirimize oranı yüzde 71,5 iken, yüzde 39,5 seviyesine geriledi. Bankacılık sektörüne de özel bir parantez açmak istiyorum. 2002 yılında bankacılık sektörü, reel sektörü desteklemek bir yana, sağlıksız yapısıyla ekonominin üzerinde ciddi bir yüke dönüşmüştü. Bugünse bankacılık sektörümüz, finansmana erişimin kesintisiz devamını sağlayarak, büyüme ve kalkınmamızı destekleyen bir konumda bulunuyor.
Sektörün 2002 yılı sonunda yüzde 17,5 seviyesinde olan takipteki alacak oranı, bu yılın şubat ayı itibarıyla yüzde 4 seviyesindedir.Aynı dönemler arasında sektörün özkaynakları 23,3 milyar liradan 780 milyar liraya yükselmiştir.”
“Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı olmadığı gibi, yaklaşık 6 milyar dolar fazlası mevcuttur” diyen Erdoğan, “Uyguladığımız ürün ve pazar çeşitlendirme politikaları sayesinde, küresel değer zincirlerine önemli ölçüde entegre olduk. Böylece ihracatımız, 2002 yılındaki 36 milyar dolar seviyesinden 170 milyar dolar seviyesine çıktı. Bir milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısını 9’dan 39’a, ihracatçı sayımızı yaklaşık 3 kat artışla 90 bine yükselttik. İhracatımız bu yılın ocak ayında yüzde 2,5 şubat ayında yüzde 9,5’luk mart ayında yüzde 16,3’lük artış göstererek yükseliş eğilimini sürdürüyor. Mart ayı, yaklaşık 19 milyar dolarlık ihracat rakamıyla tüm zamanların rekorunu kırdığımız bir dönem oldu.
Bu yılın ilk çeyreğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 82’ye ulaşarak, cari açığımızın azaltılmasına önemli bir katkıda bulundu” ifadelerini kullandı.
Avrupa’dan Çin’e kesintisiz demiryolu ulaşımını başlatarak dış ticarette yeni ve önemli bir hattı faaliyete geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, “Hayata geçirdiğimiz bir düzenlemeyle 17 bin 888 ihracatçımıza hususi damgalı pasaport vererek, yurt dışı seyahatlerini kolaylaştırdık. Son bir yılda ülke genelinde 3 milyon 115 bin esnaf ve sanatkarımıza toplamda 165 milyar lira tutarında faiz indirimli kredi kullandırdık. Tabii bunları Kılıçdaroğlu takip ediyor mu bilmiyorum.
Devamlı çiftçiyi şöyle batırdılar, böyle batırdılar bunları anlatıyor. Bak resmi rakamlar burada. Buna bak. Resmi rakamlarla değil, uçuk saçık rakamlarla konuşmak ve bu milleti yalanla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak. Güven ve istikrar ortamı ülkemize yönelik doğrudan yabancı yatırımları da hızlandırdı. Göreve geldiğimizde doğrudan yabancı yatırım toplamı 18,8 milyar dolar iken, bu rakam 2020 yılı itibarıyla 213,2 milyar dolara ulaştı. Şayet salgın olmasaydı turizmde de güçlü canlanmanın devamı gelecekti.
Turizm gelirimizi 2002’deki 12,4 milyar dolar seviyesinden salgın öncesi son sezon olan 2019’da 34,5 milyar dolara yükseltmiştik. Halen turizm sektörümüz ümit verici bir rezervasyon talebiyle karşı karşıyadır. Ülkemizde ve bölgemizde salgın belirli bir seviyenin altına düştüğünde, eskisinden çok daha güçlü bir turizm hareketliliğine sahip olacağımız görülüyor” dedi. (İHA)