Ekonomi politikalarının temel hedefleri nelerdir?
Günümüz ekonomik düzeninde ekonomi politikalarına ilişkin kararlar ülkelerin bağımsız haldeki merkez bankaları tarafından verilmektedir. Peki ekonomi politikalarının temel hedefleri nelerdir? Ekonomi politikaları neden uygulanmaktadır? Gelin bu soruların yanıtlarına hep birlikte göz atalım.
21 yüzyıl ekonomik düzeninde dünyadaki bütün devletlerde güncel hükümetlerin ulaşması gereken bazı ekonomik hedefler bulunmaktadır. Bu hedefler ise ülkelerin bağımsız olarak çalışmakta ve faaliyetlerini sürdürmekte olan merkez bankları tarafından ekonomi politikaları tarafından sağlanmaktadır. İktisat bilimine göre ekonomik politikalar ise 5 esas unsura dayanmaktadır bunları sıralamamız gerekirse:
- Etkinlik
- Adil gelir dağılımı
- Büyüme
- İstikrar
- İç ve dış borçlardan kaçınmak olarak sıralayabiliriz.
İktisadi politikaların temel taşları olan bu 5 hedefi tek tek incelememiz ekonomi politikalarına dair görüşlerimizin de genişlemesini sağlayacağı için gelin ekonomi politikalarının temel hedefleri olarak bu 5 hedefe hep birlikte yakından göz atalım:
Ekonomi Politikasında ''Etkinlik'' nedir?
Kıt kaynakların verimli bir şekilde tam olarak kullanılması durumuna iktisat biliminde üretim etkinliği adı verilmektedir ve üretim olanakları eğrisi üzerinde herhangi bir nokta ile gösterilebilmektedir. Kaynakların verimli bir şekilde tam kapasitesiyle kullanılamaması durumu açık veya gizli fark etmeksizin ekonomide işsizliği ifade etmektedir. Herhangi bir ülkede işsiz konumda bulunup iş aramaya dair herhangi bir çaba göstermeyenler ve kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmakta olan ve veriler uyarınca iş sahibi olan ancak üretime herhangi bir katkı sağlamayan kesim veyahut da artık kullanıma elverişli bir pozisyonda bulunmayan fabrikalarda bulunmakta olan üretim olanakları arasında sayılabilecek makinalar tam verimle kullanılmayan ekonomik unsurlara örnek olarak verilebilir.
Zaten iktisat biliminin doğası gereği kıt olan kaynaklar üretim ve hizmet sektörlerinde tam verimlilik kapasitesiyle kullanılmıyor ise belirli bir zaman sonucunda düşük üretim etkinliği sebebiyle ülkenin ekonomik çıkarları zedelenebilmektedir. Herhangi bir toplumda işsizlik rakamlarının yüksek olması durumu ekonomik getirilere sahip olduğu gibi sosyal etkilere de sahip olacaktır. Bundan dolayı belirlenmiş olan ekonomi politikalarında işgücünün ve üretim olanaklarının tam verimli bir şekilde kullanılması önem arz etmektedir.
Ekonomi Politikasında ''Adil gelir dağılımı'' nedir?
Belirlenmekte olan ekonomi politikaları mümkün mertebe alt gelir gruplarını desteklemelidir. Günümüz toplumunda ve iktisadi sisteminde gelir dağılımı konusunda salt bir adalet sağlamak neredeyse imkansızdır. Ancak salt gelir adaleti sağlanmasa da toplumu oluşturan gruplardan alt gelir grubuna mensup olan bireylerin ekonomik gelecekleri ve iktisadi refahları doğru ekonomi politikalarının izlenmesi durumunda pozitif yönde yönlendirilebilmektedir. Herhangi bir toplumun günümüzde barış ve huzur içerisinde hayatını bir arada idama ettirebilmesi için öne çıkmakta olan en önemli kavramlardan birisi olan adil gelir dağılımı ancak maliye politikalarında izlenecek doğru adımlar ile mümkün olabilmektedir. Adil gelir dağılımının salt olarak olmasa da büyük ölçüde sağlandığı ülkelerin toplumlarının ise daha barışçıl bir yapıya sahip oldukları ise su götürmez bir gerçek olarak öne çıkmaktadır. Bu sebeplerden dolayı adil gelir dağılımı bir ülkenin hem iktisadi konumu hem de sosyal durumu açısından büyük önem arz etmektedir.
Ekonomi Politikasında ''Büyüme'' nedir?
Ekonomik büyümeyi tanımlamamız gerekirse:
Bir ekonominin üretim olanaklarını ve üretim kapasitesini arttırıp dolayısıyla da daha fazla mal ve hizmet üretmesi olarak tanımlanabilir. Bir ülkenin bir önceki döneme göre büyüyüp büyümediği konusundaki araştırmalar için Gayrisafi Milli Hasıla (GSYİH) kullanılmaktadır. Reel Gayrisafi Milli Hasıla veya Reel Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'nın ülkede barınmakta olan toplam nüfusa bölünmesiyle elde edilmekte olan ortalama gelirdeki oranlar da yine büyümenin konusu içerisindedir.
Hükümetlerin öncelikli hedefi ülkedeki milli geliri ve özellikle de ülkede barınmakta olan vatandaş başına düşmekte olan milli gelir düzeyinin artırılması olmalıdır. Diğer değerler sabitken insanların gelirleri be dolayısıyla satın alabilecekleri mal ve hizmetler ne kadar fazla olursa bireyler kendilerini de o ölçüde mutlu hissederler. Devletlerin hükümetlerine düşen görev ise bu refah seviyesinin ülkede yaşamakta olan vatandaşlara ekonomi politikaları aracılığıyla sağlanmasıdır.
Ekonomi Politikasında ''İstikrar'' nedir?
İktisat biliminde istikrar, üretim ve fiyatlardaki dalgalanmaların kontrol altında bulunması durumunu ifade etmektedir ve daha çok fiyat istikrarı kavramının içerisinde kullanılmaktadır. Genel olarak, fiyat istikrarından anlaşılan durum enflasyon oranlarının kontrol altın alınması durumu olarak öne çıkmaktadır. Enflasyon, fiyatların genel seviyelerindeki artış sürecini de ifade edeceğinden ülkelerin ekonomisini ve iktisadi yapısını olumsuz yönde etkilemektedir.
Yüksek enflasyon oranları aynı zamanda sınırlı kaynakların yanlış yönlendirilmesine de sebebiyet vermektedir. Etkinlik, adil gelir dağılımı ve büyüme gibi ekonomi politikalarının temel hedefleri arasında saymış olduğumuz hedeflere ulaşılmasını da yine yüksek enflasyon oranları engelleyebilmektedir.
Ekonomi Politikasında ''İç ve dış borçlardan kaçınmak'' nedir?
Bütçe ve dış ticarette bulunmakta olan açıklar ülkelerin iç ve dış borçlar almasına sebebiyet veren unsurlar olarak öne çıkmaktadır. Herhangi bir devletin iç ve dış borçları artar ise ekonomik hedefleri de elde etmesi için gereken süre o denli uzayacaktır. Bundan dolayı bir ekonominin kalkınabilmesi ve barındırmakta olan vatandaşlarına gerekli ekonomik katkıyı sağlayabilmesi için doğru ekonomi politikaları benimsenerek iç ve dış borçlardan kaçınılmalıdır. İç ve dış borçlardan kaçınılması bir ülkenin iktisadi geleceği açısından da oldukça önem arz etmektedir.