Enflasyon nedir?
Enflasyon nedir? ve Enflasyon ile mücadele yolları nelerdir?
Enflasyonun Nedenleri?
En temelde, enflasyon için iki yaygın neden tanımlayabiliriz. Bunlardan ilki, dolaşımdaki para biriminin miktarının (arz) hızla artmasıdır. Örneğin, Avrupalı fatihler 15. Yüzyılda güney yarım küreyi kontrolleri altına aldığında altın ve gümüş külçeleri Avrupa’ya akmış ve enflasyona neden olmuştur (arz çok yüksektir).
İkinci olarak enflasyon, yüksek rağbet gören belirli bir malın arzının azalmasıyla ortaya çıkabilir. Bu da malın fiyatının artmasına neden olarak ekonominin geri kalanında da etki yaratabilir. Sonuçta, nerdeyse tüm mal ve hizmetlerin fiyatında genel bir artış görülebilir.
Ama daha derine inersek, enflasyona neden olabilecek farklı türde olaylar da tanımlayabiliriz. Burada talep çekişli enflasyon, maliyet itişli enflasyon ve yerleşik enflasyon arasındaki farklardan bahsedeceğiz. Farklı varyasyonlar olsa da ekonomist Robert J. Gordon tarafından ortaya atılan “üçgen modeli” içinde yer alan belli başlı türler bunlardır.
Yerleşik Enflasyon
Yerleşik enflasyon (veya kalıntı enflasyon), geçmiş ekonomik faaliyetlerden kaynaklanan bir enflasyon türüdür. Dolayısıyla yerleşik enflasyon, önceki iki tür enflasyonun zaman içerisinde sürmesi neticesinde tetiklenebilir. Yerleşik enflasyon, enflasyona yönelik beklentiler ve fiyat-maaş spirali kavramlarıyla yakından ilişkilidir.
Enflasyona yönelik beklenti, enflasyon dönemlerinin ardından fertlerin ve şirketlerin enflasyonun gelecekte de sürmesini bekleyeceği fikrine dayanır. Geçtiğimiz senelerde enflasyon görüldüyse çalışanlar daha yüksek maaşlar talep edecek, bu da şirketlerin ürünleri ve hizmetleri için daha yüksek fiyat biçmesine sebep olacaktır.
Fiyat-maaş spirali, yerleşik enflasyonun daha da fazla enflasyon yaratma eğiliminde olduğunu gösteren bir kavramdır. İşveren ve çalışanların, maaşların değeri üstünde anlaşmaya varamaması durumunda ortaya çıkar.
Çalışanların, beklenen enflasyon karşısında gelirlerini korumak için daha yüksek ücret talep etmesi neticesinde iş verenler ürünlerinin fiyatını artırmak mecburiyetinde kalır. Bu da, mal ve hizmetlerin fiyatının artmasıyla çalışanların daha da yüksek maaşlar talep ettiği, kendi kendini güçlendiren bir döngüye neden olabilir.
ENFLASYONLA MÜCADELE YOLLARI
Kontrol altında tutulamayan bir enflasyon ülke ekonomisine zarar verebilir, bu sebeple hükümetler enflasyonun etkilerini sınırlandırmak için proaktif bir yaklaşım sergiler. Bunun için para arzında oynamalar yapmanın beraberinde para ve maliye politikalarını da değiştirebilirler.
Merkez Bankaları (ABD Birleşik Devletleri Federal Rezervi gibi), dolaşımdaki miktarı artırarak veya azaltarak itibari para arzını değiştirme gücüne sahiptir. Bunun yaygın bir örneği de merkez bankalarının ekonomiyi yeni basılmış paralarla desteklemek için banka varlıklarını satın aldığı parasal genişlemedir (QE). Bu önlem esasında enflasyonu artırabilir, bu sebeple enflasyonla ilgili sorunlar yaşandığında kullanılmaz.
QE’nin tersi ise bir para politikasının para arzını düşürerek enflasyonu azalttığı parasal sıkılaştırmadır (QT). Fakat QT’nin enflasyon için iyi bir çözüm olduğunu gösteren kanıtlar azdır. Uygulamada, merkez bankalarının büyük çoğunluğu enflasyonu faiz oranlarını artırarak kontrol eder.
Daha yüksek faiz oranları: Daha yüksek faiz oranları borç para almayı daha pahalı hale getirir. Bunun sonucunda krediler, tüketicilere ve işletmelere daha az ilgi çekici hale gelir. Artan faiz oranları, tüketici seviyesinde harcama yapmamayı teşvik ederek mal ve hizmetlere yönelik talebin azalmasına neden olur.
Maliye politikasını değiştirmek: Ülkelerin çoğunluğu enflasyonu kontrol etmek için para politikalarını kullansa da maliye politikasını değiştirmek de bir seçenektir. Maliye politikası, hükümetin ekonomiyi etkilemek için harcamalarında ve vergilerde yaptığı düzenlemelere verilen addır.